21 Eylül 2011 Çarşamba

Düşünmekteyim!!!

Hiçbir zaman sabırlı bir insan olmadım. Sanırım olamayacağım da..Herşeyi hep bir anda olsun isterim. Okula başladığımda hemen okumayı öğrenmek istemem, işe başladığımda milletin yıllarca emek verdiği şeyleri bir günde öğrenmeyi istemem, aşık  olduğumda karşılığını hemen istemem gibi..Hiçbir şeye sabrım yok hep herşey bir an önce olsun bitsin isterim. Ya olacak o iş ya da olmayacak..Bu kendimi bildim bileli hep böyle...Malesef ki sabrım olmadığı gibi birşeylere emek harcarken olması gereken biraz zaman istiyorsa sıkılıp bırakmam benim çoğu kez başarısız olmam ile sonuçlanmıştır..Ama işte bu hayat benim için  ya artı olacak ya da eksi ona göre yönümü çizmem gerekli.. Allahın sevgili kulu olduğumu hiç saklamıyorum, bunca şımarıklığa karşın halen daha bana yüzünü güldürüyor. Belki de biliyor bu kulunun huyunu, birşey olmadı mı kendi canından bile vazgeçebileceğini.. Bu aralar yine dellendim, sabırsızlığım tuttu.. Millet deli gibi aylarca iş ararken okulu bitirdiğim günün ertesi günü ilk iş görüşmemde işe kabul edildim. Okuldan geldiğim akşamında da babamdan bir sürü nasihat dinledim, kendini kaptırma bir çok aday olacak ilk iş görüşmende işe alınmayı bekleme diye..Millete alay konusu bile oldum bu sebeple..Sabırsız olsam da hayattan çok fazla  beklemediğim şeyler dışında tüm istediklerim oldu.. İstediğim şeyleri kalpten isterim çünkü. Sevdiğim adam benim olsun, okul okuyayım, işe gireyim.. Oldu ama..Okulla alakalı bir problemim vardı, sınava tabii tutulmam gerekiyordu, çok üzüldüğüm ve beni çok etkileyen bir konuydu kalpetten istedim o da oldu..200 kişilik sınavı 5 kişi kazandı ve kitap açmamama rağmen 1. oldum. Şimdi yine bir isteğim var, acaba çok şey mi isterim? Yoksa çok mu sabırsızım yaaaa....Dün tam da böyle şeyler düşünmekteydim ki garip bir e-mail aldım kim olduğunu bilmediğim birinden..Mail attım sizi çıkaramadım diye,  şahsen beni tanımazsınız ama ben sizi tanıyorum filan ve içimden geldi size atmak istedim bu maili diye bir cevap geldi..Garip çok garip.. Çünkü ben tam da bu aralar birden büyümek ve her istediğim olsun istemekteydim yine....

iki HİKÂYE - ÜÇ DERS - BİR SÖZ 
1.Hikâye-Kavak Ağacı ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş.
Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. 
Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?-On yılda, demiş kavak.-On yılda mı? 
Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye
, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
 Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için. 
 
1.Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz.
Kolay kazanılan, kolay kaybedilir.  Her işte alın teri ve emek şarttır.
 
2. Hikâye-En iyi Buğday
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. 
Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. 
Çiftçi:-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? 
Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
-Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. 
Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olmasıdemektir.
Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
 
2. Ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.
  
3. Ders: Güven vermek önemlidir. Güven duymak önemlidir. Duyulan güveni boşa çıkarmamak daha da önemlidir.
 
'Her sabah Afrika'da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir.
Her sabah Afrika'da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır. 
Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur.
 
'Afrika Atasözü Çok çalışmak, emek harcamak, güven vermek, sevmek ve paylaşmak hayatın anlamlı olmasını sağlar. 
Her sabah uyandığımızda bir de böyle bakalım dünyaya. Unutmayın hayat uzun bir öyküye benzer. 
 KALIN SALICAKLA

2 yorum:

FıstıklıTombi dedi ki...

sabır benim de sözlüğümde olmayan bir marifet..
Ben sabırsızlığımda mutlu değilim pek ama..

O mail bana da geldi :)
Senin gibi merak bile etmedim ama ben!!!!
Hikayeyi de senin postunda okudum...

kalp kalp kalp

Tully dedi ki...

Hayır bunu gönderen kişi toplu bir gönderim yapmamış sadece bana gönderim yapmıştı ve ismimi cismimi biliyor. O yüzden merak ettim. Yoksa bende çoğu zaman umursamam bile..Benimde çok mutlu olduğum söylenemez bu sabırsızlıkla,başıma çok işler açtığı kesin:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...