''Bilmeden dalmak sulara. Benim hayatım hangi ipliklerle dokundu? Hangi biçimlere girdim kesilip doğranarak?
Şimdi neyim, kimim?
Ayaklarım üşüyor. Üşüyorum. Beceremedim, çürüdüm.''
Hani tadına doyamadığımız kitaplar vardır ya bu kitap aynen öyle. Bu kış annemden almıştım ama bir türlü elime alamadım baş ucumda durdu da durdu. Ne büyük haksızlık etmişim oysa... Öyle güzel, öyle derin ki, İnci Aral resmen kelimelerle dans etmiş. Zülfü Livaneli'nin kitabını okurken buna atladım ama farklı sulara dalmamışım ikisinin de kurguları farklı olmasına rağmen konuları aynı... 12 Eylül dönemi... Yarım kalmış aşklar, yaşananlar ve yaşanamayanalar... O zamanı ben hiç bilmiyorum, annemler de 89'da göç ettiğinden dolayı onlar da tanık olmamış Türkiye'nin o zamanlarına. Ama o zamanda yaşasaydım eğer ne olurdu acaba demekten kendimi alamıyorum...
Şarkını Söylediğin Zaman'ın türk filmi gibi sonu olmasına rağmen okurken boğazımın düğümlenmesini engelleyemedim...
P.S: Bu kitap hakkında daha fazla yazmak istemiyorum. Nedeni ise Sevgili Coraline çok güzel anlatmış, ben onun yorumunu okuyun derim...