29 Kasım 2011 Salı

Son Zamanlarda Ben...

Birkaç haftadır hiç kitap okuyamadım, malum yüksek yapıcam diye tutturdum sınava girmeye karar verdim ama iğrenç bir sınav geçirdim, sebebi değmez bir an mutluluğu diyelim. Zaten herhalde ya sınavların bana alerjileri var ya da benim sınavlara karşı alerjim var anlayamadım. Nedense artık sınav lafından nefret eder oldum. Yapmak istediklerim var ama sanırım hatayı önce kendimde aramalıyım çünkü yapmak istediklerime yeterince odaklanmıyorum. Ben çok çabuk pes edip; olumsuzluklar karşısında koruyucu zırhımı çok çabuk indiriyorum ve ben en çok kendi canımı kendim acıtıyorum.
Bu aralar keyfim de hiç yok.
Birçok sebebi var aslında bunun; kendimi ne kadar iyileştirmeye çalışsam da bir an geliyor sanki o acı hiç gitmemiş gibi.. Öyle ki en yakınınız bile sanki sizi hiç tanımamış gibi ve sizi canınızı en çok acıtan şeyle karşınızada dikiliveriyor. Boşuna değil yalnızlığı seçişim, belki de kendime kalkan yaptım bunu. Düşündüm ki belki böylece kimse canımı acıtamaz.. Bir süre, tamam uzun bir süre böyle idare ettim. Kendime bir dünya kurdum ve acı da gelse bana ben öyle mutluydum. Ama ne kadar koruyabilirsiniz ki kendinizi? Gün geliyor insan içine çıkmak zorunda kalıyorsunuz. Bu sanki bir yerde kapalı kaldıktan sonra ciğerlerinize fazla oksijen çekmek gibi... İnsanı sersemleten tökezlemesine sebep olan birşey...
Gerçeklerle yüzleşince sanırım kendi yarattığım dünyamı özledim.. Hele de sonbahar bunu bana daha çok hatırlatıyor...


PS: Sonbaharın bu son gününde Sweet November'ı izlemenizi tavsiye ederim. Fotoğraf filmden alıntıdır. Severek ve bıkmadan defalarca izleyeceğim yegane filmler arasında kendileri..

24 Kasım 2011 Perşembe

Öğretmenler Günü



 Bizleri yetiştiren bugünlere getiren anne babalarımızın dışında en çok emeği geçen kişiler öğretmenlerimizdir. Ne yazıkki hak ettikleri değeri yeterince göremeseler de bizim kalplerimizde hala en değerli varlıklar..
Büyüsek de iş güç sahibi olsak da sizleri unutmadık.
Başta Canım Annem olmak üzere bütün öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun..


21 Kasım 2011 Pazartesi

Beni Unutma

    Bu haftaki önerim kitaptan yana değil de filmlerden yana olacak. Nitekim şu aralar kitap okumak için vaktim pek kısıtlı. Sanırım herkes film izlemeyi kitap okumakdan daha çok sever:) Kış sezonu ile bizim de sinema sezonumuz açılmış durumda. Malesef ki Türkye'de sosyalleşmek adına çok az seçenek bulunuyor. Gerek maddi gerekse trafik sorunsalı bütün bunların ana nedeni olabiliyor. Ama film izlemek hem herkesin bütçesine uygun hem de artık hemen hemen bütün AVM'lerde sinema salonları mevcut.  Bu nedenle soğuk kış günlerinde tercih edilebilir bir alternatif olabilir.

      Beni Unutma 'nın konsunu çok fazla açıklamak istemiyorum ki konusunu söyledikten sonra filmi izlemeseniz de olur. Puanına bakılacak olursa çok fazla puan alan bir film olmamasına rağmen ben filmi sevdim. O kadar ki film bittiğinde hala gözyaşlarımı tutamıyordum. Aslında son zamanların çok gözde trendi olan dram, aşk ve biraz da yeşil çam melodilerini andıran klasik romantik türk filmlerinden. Yani giderken çok fazla beklentiye girmemek gerek. Biz genel itibari ile eşimle ikimizde hangi filme gideceğimize son anda karar verir ve konusuna hiç bakmayız ki daha heyecanlı olsun ve daha çok merak uyandırsın. Böyle yaparak  çok fazla beklentiye girmiyoruz ve sonucunda da hayal kırıklığına uğrama riski ortadan kalkıyor. Herşeyde de böyle değil midir zaten? Ne kadar az beklentiye girersek o kadar az hayal kırıklığına uğramış oluruz.. Son olarak kendi adıma filmeden keyif aldım, etkilendim ve en önemlisi empati kurdum. Çünkü hayat bu; hiç kimse bu benim başıma asla gelmez demesin.. Gelebilir ve birgün bir anda bütün hayatınız alt üst olabilir..

14 Kasım 2011 Pazartesi

Güllerin Duvağı/Laura FITZGERALD

Aslında bu kitabı bayram tatilinden önce bitirmiştim ama yorumlamak bu güne kısmetmiş. Tesadüfen annemde rastladığım  Güllerin Duvağı anlatımı itibari ile basit bir kitap aslında. Ama konusunu nedense sevdim. Bir bayanın özgürlük arayışı.. Yapı itibari ile özgürlüğüme çok düşkünümür. Öyle sıkıya; gittiğime giydiğime karışılmasından nefret ederim. Allahtan sevgili eşim bu tür konulara hiç girmez. Aklı başında bir bayan zaten nereye gideceğini, ne giyeceğini, kimlerle arkadaşlık etmesi gerektiğini zaten bilir. Ben şanslı bayanlar arasına giriyorum. Ama bu kitap ne yazıkki İran'da yaşan zavallı hemcislerimizin baskı altında nasıl zorluklarla karşılaştıklarını gözler önüne seriyor. Şeriat kanunları yüzünden sırf kadın oldukları için dışarı çıkmaları, flört etmeleri, gülmeleri herşey suç. İşte bu nedenle bu baskıdan sıkılan İran'lı Tamila'nın özgürlüğü için Amerika'ya gitmesiyle hikayesi başlıyor. Güllerin Duvağı basit chicklit tarzı kitaplar arasında olabilecek bir kitap ama ben konusunu gerçekten çok  sevdim. İran'a karşı yazılan cesaret isteyen bir kitap. Hangi kanun ya da hangi din insanın dilediği gibi yaşamasına engel koyabilir ki? Ben İslam'ın böyle bir yasaklama koyduğuna inanmıyorum. Bizim dinimiz hoşgörü dini; sana öneriler getirir ama asla bir zorlama dayatmaz. İstersen uygularsın istemezsen uygulamazsın ve uygulamadığının cezasını hiç bir kul veremez. Bunun cezasını kesecek kişi yalnızca Allah'tır. Ve din de yalnızca ve yalnızca Allah ve kul arasındadır... Bu konu ile ilgili aslında daha çok konuşabilirim ama herhangi bir tartışma konusu yaratmak istemiyorum. Bunlar sadece benim yorumlarım ve herkes istediği gibi düşünmekte ve yaşamakta özgür. İyi ki sevgili Mustafa Kemal Atatürk'ümüz Cumhuriyet'i kurdu ve iyi ki bir Cumhuriyet Ülkesiyiz... Biz gençlere düşen görev de Cumhuriyetimiz'e sahip çıkmak olmalıdır.  

11 Kasım 2011 Cuma

Hasta


Bayram tatilinde sen fink fink gez sonra da gel böyle hasta ol.. Ah acısı nası çıkıyo anlatamam, evde olmak yatağıma gömülmek ve mümkünse kimseyi görmemek duymamak istiyorum.. Üstüne birde hem alttan hem üstten 20'lik diş çıkması da eklenince burnumdan geldi bu tatil benim. Şu an iş yerinde  pc başında görünsem de ben bu dünyada değilim. Biri allah rızası için beni eve göndersin ve şu diş ağrılarımı geçirsin. Yanağımı hissetmemekle birlikte beynim zonkluyo resmen ya... Dilek perisi neredesin?

10 Kasım 2011 Perşembe

İzindeyiz ATA'M!!!


Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan  ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.
Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

4 Kasım 2011 Cuma

Kış Bahçesi/Kristın HANNAH


Süper.Süper.Süper. Tek kelime ile harika bir kitaptı..Bittiğinde sanki rüyadaydım da rüyadan uyanmışım gibi afalladım. Öyle merakla, öyle ilgiyle okudum ki bitmesini istemediğim sayısı az olan kitaplarımın arasına girmeyi başarıdı. Bu Krisitin okuyucuyu kendisine bağlamayı kesinlikle biliyor. Bir önceki kitabı Ateş Böceği Yolu'da çok güzeldi. Ama bu öyle derin etkilediki beni, nasıl anlatılır hiç bilmiyorum.
Bu hikeye beni yer yer güldürdü, yer yer ağlattı ama en çok da düşündürdü. İki kız ve bir anne ve çok gözde bir baba...Güzel bir aşk.. Peki kitap nasıl devam ediyor? Sonunu kesinle tahmin edemediğiniz, güzel bir kurgu..
Hiç sevmem tabaklarda yarım bırakılan yiyecekleri, hiç sevmem gereksiz şımarıklıkları. Ama artık daha da dikkatli olacağım bir şeyi yemeyip bırakırken. Daha dikkatli olacağım insanlara ve sevdiklerime karşı. Çünkü onlar bugün yanımızda ama yarın sabah kalktığımızda yanımızda olmayabilirler de. Sevdiğim insana daha sıkı sarılacağım, daha çok sevgimi göstereceğim. Bu kitap öyle bir kitap ki, bana ne kadar şanslı olduğumu ve hayatın ne kadar  kısa olduğunu yüzüme tokat gibi çarptı.. Okudum, okudukça içim titredi ve hiç bitsin istemedim.
 Bu güzel sonbahar da hazır bayram için tatil  yaklaşırken alın bu kitabı ve kendinizi kaybedin. İçinizin ısınacağına ve huzurlu bir yolculuğa çıkacağınızı söyleyebilirim.

Bayramda buralarda olamayacağımdan şimdiden herkesin bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Sevdiklerinizle sıcacık bir bayram geçirmeniz dileğiyle..


1 Kasım 2011 Salı

Ölüm Üstadı/Arıana FRANKLIN

Son zamanlarda soluk soluğa okuduğum ve hikayenin bitmesini istemediğim bir kitaptı.. Genelde bu tarz kitaplar çok nadiren okurum ama bundan önce okuduğum sıkıcı kitapların etkisinden sıyrılıp beni heyecanlandırması gereken bir kitap arayışına girmiştim. Annemde eski kitaplığıma göz atarken son zamanlarda annemin tarzının da değiştini fark ederek bu kitap gözüme çarptı. İlk başta kitabın kapağına aldanıp gelirim ve çok kanlı bir korku romanı olduğunu düşünmüştüm. Ama tam tersi sevdiğim polisiye tarzı ve hikayenin  gerçek hayattan uyarlanması da heyecanımın artmasına sebep oldu. Hikaye 1170'li yıllarda üç küçük çocuğun kaçırılması ve daha sonra korkunç bir şekilde ölü bulunmalarıyla başlıyor.. Halk ve dindar hristiyan rahipleri tarafından Yahudiler suçlu olarak ilan edilir. Bu nedenle Yahudiler bir kaleye hapsedilir. Fakat Yahudiler kalede olduğuna göre ve ilk çocuktan sonra iki tane daha ölü çocuk bulduklarına göre gerçek katil acaba kimdi? Kral 2. Henry ise Yahudileri büyük gelir kaynağı olarak gördüğünden ve kalede olduklarından dolayı gerekli finansmanı kesilir. Bu nedenle  olay yerine cinayetleri çözmesi için  uzman bir ekip gönderir.. Ve heyecan başlar:)
Bir kaç aydır okuduğum ve beni heyecanlandıran hoş bir kitaptı..

PS: Demekki neymiş annemin tarzını değiştirmesinin bir sebebi varmiş:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...