31 Mayıs 2012 Perşembe

Ayşe Arman Kalemini Yine Konuşturmuş...

Şu aralar malum gündemde sezaryen, kürtaj meselesi var Ayşe Arman resmen hislerime tercüman olmuş paylaşmak istedim yazdıklarını...

Özellikle bayanlar olarak bu konuda sessiz kalmamalıyız diye düşünüyorum. sanmayın ki sezaryeni ya da kürtajı savunuyorum ben sadece yasaklara ve dayatmalara karşıyım. Sezaryen konusunda hasteneler gerçekten ticari boyuta dökmüş bu işi ama yine de bu karar anneye bırakılmalı doğuracak, acıyı çekecek olan anne sonuçta... O nasıl istiyorsa öyle olmalı...
Kürtaj ise apayrı bir konu neden herşeyi dine bulaştırıyorlar anlamıyorum. Kürtaja sanırım vicdanı olan her bayan karşıdır, kimse isteyerek gidip kürtaj olmaz. Ama ya istemeden hamile kalındıysa, ya bakacak durumu yoksa hadi geçtim bunları ya çocukları sevmiyorsa... Bir çocuk dünyaya getirilecekse eğer o çocuk her türlü imakana sahip olmalı, can bu ya hayvan değil ki doğurup doğurup sokağa bırak. Sevgiyle, şefkatle büyütülmeli... Kadın istenmeyen bebeği dünyaya getirdi diyelim; sevmiyor, bakamıyor o zaman günah değil mi o bebeğe? Demez mi annesine beni sevmeyecektin madem neden dünyaya getirdin diye?

Neyse herkesin görüşü farklı tabii, saygı görmek istiyorsak farklı görüşlere de saygı göstermeliyiz ama kimsenin özel hayatına yasaklar getirmemeliyiz.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20661194.asp?yazarid=12&hid=20662229 

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Aradığınız Emlak Hurriyetemlak.com'da!

Emlağa dair her şeyi tek çatı altında buluşturan www.hurriyetemlak.com, çok seçenekli güncel ve detaylı ilanlarıyla, gelişmiş arama özellikleri ve kullanıcı dostu tasarımıyla, sektöre dair güncel haberleri ve istatistiki bilgileriyle, tam anlamıyla emlak sektörünün nabzını tutuyor.

Satılık ve kiralık daireler, ofisler, iş yerleri ve tüm konut projelerini bulabileceğiniz www.hurriyetemlak.com, sunduğu çok sayıda seçenekle size aradığınız emlağı mutlaka bulma olanağı sağlıyor.

İlanlarda okul, hastane, restoran, alışveriş merkezi gibi çevre bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Video desteğiyle gayrimenkulü içindeymişcesine izleyebiliyorsunuz. Baktığınız evin ya da iş yerinin net konumunu harita üzerinde görebiliyorsunuz.

Bu kadar kolaylık ve çok seçenek varken www.hurriyetemlak.com’da, aradığınız emlağı ya da emlağınızın talibini bulmanız an meselesi!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

24 Mayıs 2012 Perşembe

KORKU

Korkunun ecele faydası yok değil mi?

Bugün hangi akla hizmet beş yıl sürecek bir borcun altına imza attım.
Mutlu olmam gerekir aslında ama duyduklarımdan sonra içimi kaplayan endişe ile şu anda kalbim pır pır. Ellerim titriyor ve nefes alamıyorum.
Ben ki imzadan sonra kalmış iki buçuk saat koştur koştur işe geldim. Geldiğimde hala hiçbir şey hissetmiyordum.
Taa ki susuzluğumu dindirmek için kola almaya giderken yolda Tully'yi ne yapacaksın cümlesini duyana kadar...
Elimin tersi ile ittiğim tekliften sonra müdürlerle aramızın pek iyi olduğunu söyleyemem tabii ki, şimdi aldı mı beni işten çıkarılma korkusu?
Oysa Allahın vardır bir hikmeti kandil gününde imza atıyorum diye sevinmişitim.

Onca yükün altına kocam sadece beni mutlu etmek için girdi, şimdi onu o yükle nasıl bir başına bırakırım?

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Kahperengi/ Hande ALTAYLI

''Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır. Bunun için ne kadar uğraşırsan durumun o kadar acıklı hale gelir. Geceyi uzatmak, son bir sigara yakmak, bir kadeh daha içmek, ayak sürümek, bin dereden su getirmek... Bütün bunlar, kapının arkasına gizlenmiş seni bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini artırmaktan başka işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin. Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta ''çat kapı'' yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatını tamamlamaz ve bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için, kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka, zarif bir kolye, boktan bir kemer ya da bir çift güzel küpe... O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez.''

Bu kitap aslında alınacaklar listemdeydi ama daha vakti vardı alınması için... Cuma gecesi face'te takılırken bir arkadaşımın yayınlaması üzerine iyice meraka kapıldım, sağolsun arkadaş öyle bir heyecanlandırdı ki Cumartesi günü soluğu kitapçıda aldım. Henüz bitmemiş kitabım beni beklerken şöyle birkaç sayfa karıştırayım diğeri bitince buna başlarım demiştim. Sabah ezanıyla kendime geldiğimde karıştırarak başladığım bu kitabın neredeyse sonuna gelmişim:) Ertesi günde de bir çırpıda bitti zaten... Uzun zamandır acaba diğer sayfada ne olacak diye meraklandıran bir kitapla karşılaşmamıştım. O kadar beğendim ki keşke bu kadar hızlı okumasaymışım diye hayıflanıyorum şu anda. Konu olarak yıllar önce okuduğum Gülten Dayıoğlu'nun Yeşil Kiraz'ını anımsattı. Küçük bir kasabada zorlukla geçen çocukluk yılları ve daha sonra büyük şehirde başarılı bir avukat... Ama Hande Altaylı'nın espirili bulduğum dilini konunun kasvetli havasını dağıtmayı başarmış. Ve itiraf ediyorum okuduğum kitapta güzeldi ama sanırım yazık ettim kendisine bakalım sonunu sıkılmadan nasıl getireceğim şimdi:((

Bazı insanlar ve onlara ait anıların mazide kalması daha iyiydi. Hiç değişmeden, değiştirilmeden, yeniden yazılmadan, sessizce unutuluşa bırakılmalıydılar ve bu anılar albümüne yeni kareler eklenmemeliydi. Syf/ 49

Zamanın kıvamı insanı daima şaşırtır, akıcılığı andan ana değişiklik gösterirdi. Bazen boza kadar koyu, bazen su gibi seyreltilmiş olurdu. Tüy gibi hafifleyebilir, taş gibi ağırlaşabilirdi. Göl kadar durgunlaşabilir ya da grizu gibi patlayabilirdi. Hatta canı isterse durabilirdi bile. Syf/ 158

Kimsenin hayatı kolay değildi. Şanslı doğmak diye bir şey yoktu. Doğan her insan şanssızdı ve sabırla bunu öğreneceği günü bekliyordu. Syf/180

17 Mayıs 2012 Perşembe

We Want Sex!/ KADININ FENDİ

Dün akşam eşim  geç geleceğinden atıştırmalık bişeyler hazırlayıp uzun zamandir yapmadiğim bişeyi yaparak TV karşısına geçim belki de kumandanın gücünün bende olduğunu bilmek hoşuma gitti:))  Televizyonu açtığımda denk geldim bu filme, şimdiye kadar nasıl duymadığıma şaşırdım. Hic bilmediğim ve daha önce hiç duymadığım bir konu ile karşılaştım.
Kısaca film; 1968 yılında Londra yakınlarındaki Dagenham Ford fabrikasında çalışan 187 kadının erkeklerle aynı ücreti alabilmek için grev yapmalarını anlatıyor diyebiliriz. 2. Dünya savaşından dönen erkeklerin geri döndüklerinde bıraktıkları işlerde kadınların calıştığını ve bu işleri de hakkıyla yaptıklarını görmek erkekler açısından sarsıcı olmuş olmasına da günümüz kadınlarının kendi ayaklari üstünde durmalarının sebebi olmuş bir nevi... Bu kadınların o zaman yapmış oldukları grev ve ayaklanmalar sayesinde şu anda sahip olduğumuz çalışma koşullarında erkekler ile kadınların eşit haklara sahip olmak için hak kaznılmasını izlemek beni çok gururlandırdı.
Ayrıca filmin kadınların gündelik sorunlarını, travmalarını, hayallerini ve erkek egemen toplumla başa çıkma yöntemlerini cok guzel anlatması da bu kadınlara karşı ayrı bir sempati duymamı sağladı. 
Bir Endüstri mühendisi olarak filmde kısmen de olsa meşhur Ford'un fabrikasını doğuya taşımasını ve geçmişte yapmış olduğu sömürüsünü duymak ise beni ayrıca çok şaşırttı. Meşhur firmaların üretim sistemlerinin üniversitelerde ders olarak işletilmesi ve günmüz fabrikalarına uygulanması ve geçmişinin böyle olmasını görmek... Kendi açımdan söyleyebilirim ki benim için biraz sarsıcı oldu. 

15 Mayıs 2012 Salı

Yeni yasa:(

Bugün itibari ile iş yerinde kıyafet zorunluluğu getirildi. Ama benim hiç klasik kıyafetim yok:(( Yarın ne giyilir ki şimdi?

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Tatilden Görüntüler-Part1

Bazen hayatın yoğunluğundan kaçıp kurtulmak isteriz.  Kendimizle başbaşa olmak sadece yemyeşil doğanın ve kuş seslerinin bize eşlik ettiği bir yere gitmek bize en iyi gelen şeyler arasındadır...23 Nisan da kısacık bir fırsat yakalıdım bunu yapabilmek için... Hem eşimin doğum gününü de başbaşa kutlama fırsatı bulmuşken bu fırsat kaçmazdı:))   Ama geldikten sonra yoğunluktan fotoğraflara bile bakamadım:( İş yerinden kimi düğün izninde kiminin de annesinin ameliyatı dolayısı ile işlerle bir başıma kala kaldım.

Henüz tüm fotoğrafları toparlayamadım ama nedense bir kaç fotoğraf koymak istedim, üşengençlikten devamı da gelmeyebilir:))


Bende bu yol hiç bitmesin isteği uyandırıyor nedense... Sonsuza kadar gidebilirim:))


 
Bazı postlarımda bahsetmişimdir Bulgaristan göçmeni olduğumu  ama üniversiteyi orada okuduğumdan bahsettim mi bilmiyorum. Oradayken bir an önce yerime yurduma dönme isteği içerisindeydim ama şimdi zaman zaman orasının sakinliğini çok özlüyorum. Velingrad Bulgarıstan'nın kaplıcaları ile ünlü ufak bir kasabası ama şimdilerde başkent Sofia sosyetesinin en uğrak SPA merkezlerinden biri oldu. Kaldı ki ben sosyete diyorum ama orada ödeyeceğiniz fiyat iki kişi için burada ödeyeceğiniz kişi başı bir gecelik fiyatın yarısı...


''Maxi'' Velingrad'ın en iyi SPA otellerinden birisidir.  


Odamızın balkonundan görünen mazara... Kimine göre gencecik yaşta buraya mı gidilir diye bir düşünce var ama ben oradan döndükten sonra kuş gibi hissediyorum kendimi.


9 Mayıs 2012 Çarşamba

Kitap Mimi:))

Bu mimi çok sevdim, özellikle kitaplar hakkında olmasına bayıldım. Yine Erencim beni atlamamış sağolsun, hatta sormuş sıkıldın mı diye? Aksine ben çok mutlu oluyorum, seviniyorum takip ediliyorum diye, beni de gerçekten merak eden var diye:) Oysa bi ara bloğu kapatmayı bile düşünmüştüm bu işi hakkıyla yapamıyorum diye...



Gelelim sorularımıza;

1.Ne sıklıkla kitap okursunuz?

Her boş bulduğum vakitte kitap okumaya çalışırım. İşe gelip giderken serviste, öğle arasında ve akşam yatmadan önce hergün kitap okurum. Bazen çok bunalırım işte ama yine de iki sayfa okuyacak olsam bile o kitabı açarım. Yani anlayacağınız çantamda her daim bir kitap bulunur :))

2.En sevdiğiniz yazar/lar?

Ayşe Kulin, İpek Ongun, Dostoyevski, Tolstoy, Paul Auster, Maeve Binchy, İskender Pala, Staig Larsson, Selim İleri, Sabahattin Ali, Nermin Bezmen

3.En beğendiğin Kitap/lar?

Anna Karanina/ Tolstoy,
Suç ve Ceza/ Dostoyevski ,
Sır/ Nermin Bezmen,
Aurora'nın İncileri/ Nermin Bezmen, Safiye Sultan Serisi/ Ann Chamberlin,
Millenium Serisi/ Staig Larsson,
Şah&Sultan/ İskender Pala,
Kürk Mantolu Madonna/ Sabahhattin Ali,
Sunset Park/ Paul Auster,
Aşk/ Elif Şafak,
Araf/ Elif Şafak,
Şeker Portakalı/ Jose Mauro De Vasconcelos,
Adı:Aylin: Ayşe Kulin,
Sevdalinka/ Ayşe Kulin
ve her genç kızın okuması gerektiğine inandığım Bir Genç Kızın Gizli Defteri Serisi/ İpek Ongun

4.(Yerli/yabancı) hangi yazarların kitaplarını daha çok tercih edersin?

Hiç öyle bir ayırım yapmadım şimdiye kadar, hepsinin yeri ayrı...

5.Bugüne kadar en beğendiğin kitap serisi?

Millenium Serisi/ Staig Larsson,
Bir Genç Kızın Gizli Defteri Serisi/ İpek Ongun,
Safiye Sultan Serisi/ Ann Chamberlin

6.Daha çok hangi tarz okumaktan hoşlanırsın?

Otobiyografi, biyografi, tarih, polisiye, romantizm aslında hepsini çok severim. Aslında bu soru sevmediğiniz tarz olsa daha doğru olurmuş benim için, bilimkurgu ve gerilim türlerini okuyamıyorum ve de sevmiyorum.

7.En son hangi kitabı okudun?

İncir Kuşları/ Sinan Akyüz

8.Şu anda hangi kitabı okuyorsun?

Aşk ve Çocuk/ Maeve Binchy

9.Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun? Yeterli mi?

Severek takip ettiğim çok kitap bloğu var, onlar sayesinde tanımadığım yazarlarla tanıştım, adını bile duymadığım kitapları okudum. Keşke daha çok olsalar... Ama bizim ülkemizde kitap okuyan çok az insan var, bunada şükür diyelim:)

10.KİTAP OKUMAK sizin için ne ifade ediyor?(cevabını en çok merak ettiğim soru)

Bilmediğim diyarlarda yolculuk yapıyor, tanımadığım insanlarla tanışıyor, tatmadığım lezzetleri deniyor, cesaret edipte yaşayamadığım hayatı yaşıyor, kısacası ''kitap okumak'' kendime başka bir dünya kurmama olanak sağlıyor...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

İncir Kuşları/ Sinan AKYÜZ

İncir Kuşları derin, sarsıcı ve çok can acıtı bir kitap. Sevdalinka ve Leyla'yı okuyanlar bilir konu olarak aynıdırlar. Ama karakterlerimizin hepsinin farklı bir hikayesi vardır. Sinan AKYÜZ'ü Piruze ile tanıdım. Piruze'nin anlatımı çok hoşuma gittiği için İncir Kuşları'nı da hiç düşünmeden aldım. Ama objektif olmak gerekirse sarsıcı bir konusu olmasına rağmen anlatımını çok yalın buldum. Anlatımın bu kadar yalın olmasına rağmen de yazar Leyla'ya ve Sevdalinka'ya oranla daha bilgilendirici açıklamalarda bulunmuş. Sırf ansiklopedi niteliğindeki bu bilgiler için bile arşivde bulunması gereken kitaplardan biri İncir Kuşları... Bu konu hakkında okumak isteyenlere önce Sevdalinka'yı sonra da İncir Kuşlarını tavsiye ederim.  Ayşe KULİN'in masalsı anlatımı, Sinan AKYÜZ'ün bilgilendirmeleri ile ikisini de okumanız gerek diyorum. Ben şimdiye kadar bu kadar çok Boşnak kadının tecavüze uğradığını bilmiyordum mesela ya da Sırpların önce kapı komşunuzken sonradan azılı bir düşmana dönüşebileceğini de bilmiyordum. Hoş bilsem ne faydası olurdu onu da bilmiyorum ya. Bildiğim bir şey varsa biz Balkan Türkleri olarak sanırım öksüz bir milletiz. Osmanlıdan sonra yalnızlığımıza terkedilip böyle soykırımlara mağruz kaldık, kimimiz yerini yurdunu terk etti, kimimiz de böyle acılarla yüzleşmek zorunda kaldı. Biz yerini yurdunu terk edenlerden olmuşuz, onların ise yurtlarını terk etmeye fırsatları bile olmamış. Kader mi denir yazgı mı bilinmez ama bundan sonra Allah hiç kimseye böyle acılar yaşatmasın. Çok zor, çok acı...
   Yine de biz şanslı bir kuşaktanız, öyle ki tüm bunları okusak da yine dünyaya toz pembe bakabiliyoruz. Ama onlar hayatları boyunca hayata hep karanlık tarafından bakmak zorundalar...

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Çok Yönlü Blogger Ödülü:)

Sevgili Eren beni bu ödüle laik görmüş ve buradan ona teşekkürü bir borç bilirim. İnsan nası mutlu oluyormuş anlatamam :))



Ödülün ayrıntılarına gelecek olursak da;

1. Bu ödülü 11 arkadaşınıza gönderin.

Smilena
Aktüelmoda
Baykuş Gözüyle
All my pride is all ı have
Hayat İzlerim
Zoitsa

Ve isteyen herkes:)

2. Ödül aldıklarını bloglarına gidip haber vermeniz gerekiyor.

3. Kendimizle ilgili 7 gerçek paylaşıyoruz.

* İnatçıyım
* Kahve ve dondurmaya bayılırım.
* Özgürlüğüme fazlasıyla düşkünüm, hala nasıl evlendim şaşırıyorum:))
* Zorla yapılan işlerden nefret ederim, herşeyi kendi hür irademle yapmak isterim...
* Bir gün kendi işimi kurma hayallerim var:)
* Hayvanları çok severim ve onlardan hoşlanmayan insanların insanları da sevmediğine inanırım.
* Batıl inançlarım vardır:)

4. Size ödül veren kişiye teşekkür edin.
Erencim çok ama çok teşekkür ederim:)))







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...