Genelde dolu dolu geçen haftasonlarımız yerine artık daha dingin ve ramazan sofralarının verdiği tadı mutlulukla hissetmek olacak sanırım..Ramazanın en güzel yanı sanırım büyük, kalabalık ve sevdiklerimizle paylaştığımız sofralar..İster oruçlu olalım ister olmayalım artık diğer aylara nazaran daha az gezmek var..O nedenle haftasonu evde yapılacak en iyi şey ya kitap okumak ya da film izlemektir..Birkaç hafta önce bitirdiğim bir kitap ve geçen hafta izlediğim film size en güzel hafta sonu tavsiyesi olur..

Zülfü Livaneli'nin Serenad'ı gerçekten okumaya değecek bir kitap..Az çok herkes duymuştur ününü zaten..Ama ister sevin ister sevmeyin kitap bittiğinde bilmediğimiz ne çok şey varmış detirtiyor..Ben kitabın hem edebi, hem bilgilendirici hem de hayata başka bir pencereden bakmamı sağlamasını sevdim..Ayrıca bittiği zaman sizi daha çok şey araştırmaya sevk ediyor diyebilirim..En azından bende öyle oldu:) Size kitap şöyle oldu böyle gelişti demek istemiyorum gereksiz yere bir açıklama olur diye düşünüyorum. Ama az ve öz konuşmak gerekirse okumaya değecek bir kitaptır derim.
Sadece beni etkileyen birkaç cümle anlatır sanırım bütün kitabı..
"...ama bazı ölümlerin acısı hep yeni kalıyordu."
"Yaşlılıkta çoğu durumda beden ve zihin aynı anda çökmüyordu.Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu.Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölür."
"William Reich banyoda sıcak suyun içine gömülmeyi, yorganın altında cenin pozisyonunda kıvrılmak gibi, ana rahmine geri dönme isteği olarak yorumluyordu. Bazen insan dünyadaki kötülükleri görünce gerçekten böyle bir arzuya kapılmıyor mu?"
"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi oldugunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru."
"Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette, ama mesele sadece mutluluk değildi. Önemli olan yaşadığımı, hayatın bir anlamı , bir değeri olduğunu hissetmekti. Elinde çiçek tutan beyaz gelinlik giymiş bir kızın mutluluğu gibi birşey değildi bu. Daha derin bir varoluş sorunuydu."
"Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ak düşünce mi?
Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzuyla, heyecanla dolu bir kız olarak verir. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan aktörleri vardır. Bir erkek."
Bazen ne yaparsanız yapın kaderin önüne geçilmiyor bu kitapta öyle bir sonla bitiyor işte..Tavsiye edeceğim "İncir Reçeli" filmi de öyle..
Film basit bir aşk filmi gibi gözüksede Serenad'daki gibi bunun sonunda da kaderin önüne geçilmiyor..Hayat işte herşey bizim sandığımız gibi toz pembe değil sanırım..
"Bana bir şeyi sevme hakkı vermediler, ben de incir reçelini sevdim. İncir Reçeli sendin sevgilim."
"Hiç yadırgamadım yüzünü, inan çok tanıdık… Gönlüme hoş geldin sevdiğim, kusura bakma ortalık biraz dağınık."
"Ben insanları arabanın camına vuran yağmur damlalarına benzetiyorum. Bazen, bir damla aşağı doğru kayarken, başka bir damlaya karışıp, güçlenerek daha hızlı ilerler. Ben de sana karıştım aşkım. İnsanlar acımasız, savurgan. Hiçbir şeyin sonu gelmeyecekmiş gibi davranıyorlar. Bir gün, şoförün camı açabileceğini hiç düşünmüyorlar."
P.S:Ne okursanız ne de izlerseniz zamanınız boşa harcamış olmazsınız.