28 Ağustos 2012 Salı

Beyaz Kitaplık'tan Kitap Çekilişi

 
Severek takip ettiğim Beyaz Kitaplığın düzenlemiş olduğu çekilşe katılmak isterseniz sizleri buraya alalım:)

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Gölge Hırsızı/ Marc LEVY

Geceden; akşamın gölgelerinin yarattığı, perdelerin katları arasında, duvar kağıdının üzerinde dans eden şekillerden korkardım. Zamanla kendiliğinden kayboldular. Ama çocukluğum aklıma gelir gelmez yeniden beliriveriyorlar; hem ürkünç hem tehditkarlar.
Bir Çin atasözü, kibar bir adam komşusunun gölgesine basmaz, der; yeni okuluma başladığım gün bu sözü bilmiyordum. Çocukluğum burada, bu okulun avlusundaydı. Onu kovmak, yetişkin olmak istiyordum; bana göre çok kısa ve çelimsiz olan bu bedene yapışmış, bir türlü gitmiyordu...
 
Bu kitabı da Can yayınlarının indirim kampanyasından aldım. Muhtemelen de bütün kitapsever bloggerler bu kitaba sahip olmuştur. İtiraf ediyorum ilk zamanlarda çok ön yargılı yaklaştım ama haksızlık ettiğimi okuduktan sonra anladım. Bu ön yargının sebebi ise aslında çok beğenilen ve severek okunan Marc Levy ile daha önce tanışmıyor olmam. Düşündüm ki bir sürü çok satan kitabı var bunu indirime soktuklarına göre kesin beğenilmemiştir dedim kendi kendime. Oysa ilk defa bir Marc Levy okumama rağmem kalemine ve hayal gücüne hayran kaldım. Hani deriz ya buğulu bir bakışı var diye ben bunu buğulu bir tınısı olarak değiştirmek istiyorum. Okudukça sizde kendinizi kaptırıveriyorsunuz. Henüz elinde olupta okumayanlarınız var ise ve benim gibi ön yargılıysanız okumanızı tavsiye ederim.

"Aşk, en çok hayal gücüne ihtiyaç duyar, biliyor musun? Her birimiz, olanca hayal gücüyle, bütün gücüyle öbürünü yaratmalı ve gerçekliğe ufacık da olsa yer bırakmamalıyız; işte o zaman, o iki hayal gücü karşılaştığında... Dünyanın en güzel şeyi olur." ROMAIN GARY

 

23 Ağustos 2012 Perşembe

Yine Bir Mim

Yeni takipçilerimden Ayşa beni şaşırtarak mimlemiş... Soruların ilginç olması ise bu mim olayını eğlenceli hale getirmiş.:)

* Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıldır ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılda ne yaparsınız?
Umarım ki hastalıktan yataklara düşmem de yeni yerler görebilecek, yeni kitaplar okuyabilecek durumda olabilirim... Ve en önemlisi arkamda kimsenin bana kırgın kalmasını istemem; gider herkesten helallik alırdım.

* Fobileriniz, takıntılarınız var mı? Varsa neler?
Olmaz mı... Çatal bıçaksız sofraya oturmak istemem ve hepsi aynı takım olmalı; kaşığı başka çatalı başka olmamalı... Kedileri çok severim ama kara kedi görünce önümden geçmesini istemem. Elden ele bıçak, makas, sabun geçirtmem. Biraz fazla batıl inançlarım var:))

* Bir sabah kalktınız ve dünyada hiç insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız?
Hiç düşünmedim ama yalnızlığı severim kitaplarım, müziğim ve izlecek güzel filmlerim olsun çokta insan aramam. Amaaaa ailem ve sevdiklerim hep yanımda olsun, onlar yoksa bende yaşamak istemezdim herhalde.

* Dünyayı dolaşmak isterseniz hangi ülkeden başlarsınız? Neden?
Hindistan. Sebebi yok, merak diyelim...

* İtiraf edin prens/prensese dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz?
Sadece kocamı:) Lisedeyken bir çocuk sevmiştim onunla da evlendim:)

* En son yaşadığınız küçük düşürücü, unutamadığınız olay?
 Off benim başıma hep bişiler gelir:) Ama en son çay ocağındaki teyzeyle çocuk muhabbeti yapıyorken müdürün çay almaya gelmesiyle ee hadi Tully sen ne zaman yapıyorsun demesiydi:(

* Asla yanınızdan ayıramadığınız 3 şey?
Telefonum, cüzdanım, anahtarım.

* Hayatınızın kitap/film olmasını isteseydiniz hangi kitap/film olmasını istersiniz?
The Notebook

* En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve ilk sizi denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrenseydiniz. N'apardınız?
Geri dönebileceksem neden olmasın:)

* İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir?
Çok tehlikeli, yaşadığım tecrübelere göre birşey bilmemek en iyisi. Yine hayatıma devam ederdim herhalde.

* Kendinizi kötü hissettiğinizde yaptığınız şeyler?
Daralırım; ne kitap okuyabilirim ne de film izleyebilirim yaptığım en iyi şey çikolata ve cipse dadanmak. Çok kötü biliyorum ve aldığım bütün kilolar hep bu yüzden:(
Yani sıkıntıdan sadece yemek yemeyi becerebiliyorum:(

Ve ben bunu Eren'e, KitapDelisiGizem'e ve Mor Kalemlik'e gönderiyorum..







22 Ağustos 2012 Çarşamba

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer/ Laurent GOUNELLE


Sınavla karşılaştığımızda genellikle öfke ya da umutsuzlukla tepki gösteririz; bize haksızlık gibi gelen şeyi haklı olarak reddederiz. Ama öfke sağırlaştırır, umutsuzluk kör eder. Bize sunulan büyüme fırsatını kaçırırız. Bu durumda sert darbeler ve yenilgiler birbirini izler. Üzerimize çullanan şey kader değildir, mesajını yenilemeye çalışan hayattır.

Hayat böyledir; güç anların gizli bir işlevinin olduğu, bizi büyüttüğü o anda ender olarak fark edilir. Melekler büyücü kılığına girer ve çirkin ambalajlara özenle sarılmış harikulade hediyeler getirirler bize...

Hiç bilmem ki bir kişisel gelişim kitabını sonuna kadar okuyayım. Genelde hep saçmalama olarak gördüğüm bu kitapları her seferinde merakla alır ve her seferinde sonuna kadar getiremeden yarım bırakırım. Ama bu kitabı farklı bir yere koydum. Ne roman diyebilirim ne de kişisel gelişim kitabı... İkisi bir arada olduğu için de hiç sıkılmadan ve eğlenerek okudum. Bir adamın tam intihar edecekken gizli bir adam sayesinde yeniden hayata döndürülme hikayesi...  Bir sonraki sayfa ne olacak diye heyecanlanarak, merakla ve ilgiyle okudum...
Yine de herşeyin insanın kafasında bittiğini düşünüyorum. Bir insan isterse yapamayacağı şey yoktur yeter ki pes etmesin. Sanmayın ki böyle yazıyorum diye çok hırslıyım ve istediğim herşeyi elde ediyorum. Ben ne yazıkki çabuk pes edenlerdenim. Bu kitabı okudum da hayatım değişti diyemem ya da ana karakterimiz Alan gibi bana talimatlar verilerek hırslanamam. Herşeyi hür irademe ve o şeyi gerçekten yapmak istiyorsam yaparım. Bu konuda biraz dik kafalılığım var ne yazıkki... Ama hayat öyle şeylerle karşılaştırıyor ki insanı ister istemez törpüleniyorsunuz. O yüzden kıyısından köşesinden biraz değiştirebilmeli insan kendini. Biraz kitaplardan, biraz insanlardan, biraz gezdiğimiz gördüğümüz yerlerden birşeyler katabilmeliyiz kendimize. Çiçeğe bile güzelleşsin diye gübre ekliyoruz, vitamin ekliyoruz, her hafta suluyoruz... Bizim de çok farkmız yok aslında; kendimize baktıkça güzelleşiriz, bakmazsak geride kalır solar gideriz...

17 Ağustos 2012 Cuma

Kitaptan Kuleler


Severek takip ettiğim Baykuş Gözüyle'nin bloğundan öğrendiğim güzel bir etkinlikten bende eksik kalmayayım dedim. Evde bekleyen kitap kuleleri fikri çok hoşuma gitti belki böylelikle okumam hızlanabilir... Benim sadece bunlar derseniz yanılıyorsunuz bi bu kadar daha var evde ama telefonumda sadece bunların fotoğrafı vardı. Bu sene daha fazla kitap almadan bunların hepsini bitirmek istiyorum ama biliyorum yine dayanamayacağım...
Hadi bakalım dökün sizde eteğinizdeki kitapları..

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Zarife/ Deniz KAVUKÇUOĞLU

Herhalde, "orospuluk"un, salt kadınlara özgü bir davranış olduğunu düşünmüyorsunuz siz! Benim seçimim olan, ne kadar eleştirseniz, ne kadar uzağında kalmaya çaba gösterseniz, sizin de kıyısından köşesinden bulaştığınız bu yaşam acımasız bir "orospuluk yarışı" özünde... İnsanlar bu yarışta bir adım öne çıkmak, ipi en önce göğüslemek için her yola başvururlar... Erkek mi, yoksa kadın mı oldukları hiç fark etmez yarışçıların...

Siz, orospuluğun ne demek olduğunu gerçekten bilmiyorsunuz Bülent Bey... Bu nedenle yaşamımı bu kadar açık, bu kadar ayrıntılı anlatıyorum size. Hiçbir şeyimi saklamıyorum sizden. Eğer beni anlarsanız, o zaman orospuluğun da ne demek olduğunu anlayabilirsiniz... Çünkü siz orospuluk anlık bir davranış olarak algılıyorsunuz. Anlık davranışları yansıtan görüntü sayıyorsunuz. Oysa orospuluk, kadının olsun, erkeğin olsun, insanın kendi kararına, kendi istencine bağlı bir seçimdir, bir yaşam biçimidir...


Sanki çok uzun zamandır buralarda yokmuşum gibi hissediyorum kendimi. Hayatım o kadar yoğun geçiyorki son zamanlarda hızına bir türlü yetişemiyorum.  Hayatımı belirleyecek kararlar karşısında direnmeye çabalıyorum. Hiçbir zaman olayları akışına bırakabilen biri olamadım, keşke olabilseydim belki o zaman hayat benim için daha kolay olabilirdi...
Bu aralar kaç kitap birden okuyorum farkında bile değilim ama bu kitaba elim değdi değeli bırakamadım. Zarife D&R'ın kampanyalı olan kitapladından. Karmakarışık olduğum birgün tesadüf eseri rastladım kendisine. Aslında başlamayı düşünmüyordum ama paketini açarken şöyle sayfalara göz gezdireyim derken bir baktım kitabı bitirivermişim. Bulursanız alın derim. Alışık olmadığımız sivri cümlelerle karşılaşabilirsiniz benden söylemesi... Ayrıca okuyacaksanız da evde okuyun zira kitabın kapağı bile benim burada tepki görmeme neden oldu:(



7 Ağustos 2012 Salı

Bir Çekiliş Daha:)


Buradaki kitaplar çok cazip ayrıca hediyeyi de merak etmedim değil hani:) Çekilişe katılmak isteyeni böyle alalım:)

Adınıza Yazarından İmzalı Kitap Çekilişi


Adınıza imzalı bu kitabın çekilişine katılmak istiyorsanız sizi buraya alalım..

2 Ağustos 2012 Perşembe

Alkışlarla Lamia/ Demet ALTINYELEKLİOĞLU

Her seferinde bir daha Demet Altınyleklioğlu'nu okumayacağım diyorum ama elim yine ona gidiyor. Bu kitabı annemde görünce de dayanamadım ve bir kez daha şans vereyim dedim. Ama konusu o kadar bilindikti ki beni kendine çeken hiçbir şey olmamakla birlikte sonunu bildigim bu kurguyu bile bile okudum. Arada nostalji de yapmak lazım diyerek, kendimi Türk Sineması izliyormuşcasına olayların gidişatına bıraktım. Kitap tamamen hayali kurgulardan oluşsa da bana nedense Cahide Sonku'yu okuyormuşum izlenimi verdi. Başka kimin ayakkabısından şarap içildi ki? İşte yazardan soğumamı sağlayan en büyük sebepte bu oluyor. Çok satanlar listesinde olmak için aşk romanı tadında biyografi yazmak... Ama hayali kurgulardan oluşan biyografiler? Malesef araştırmak isteseniz de aklınızda hep soru işaretleri bırakan kurguları yazan bir yazar oldu benim için Demet Altınyeleklioğlu. 

Bu kitapta altını çizdiğim cümleler olmadı. Ama anlatmak istediğimi daha iyi özetlemek adına yazarın notunu eklemek istedim.

Yazarın notu;

Hayatı omuzlayıp giderken, sadece kendi öykümüzü yaşadığımızı zannederiz. Her şeye bizim hayallerimiz, umutlarımız, acılarımız, sevinçlerimiz, mutluluklarımız diye bakarız. Başımıza gelen her şeyin bize, sadece bize özgü olduğunu düşünürüz. Hayatın tekrarlardan ibaret ve insanların bir örnek olduğu aklımıza gelmez. Oysa geçmişte, şu anda ve gelecekte aynı kaderi, acıları, sevinçleri yaşayan, aynı umutları ve düşkırıklıklarını paylaşan pek çok insan vardır. Tarihin ve insan kaderinin tekerürrü bağlamında Lamia Meral, romanın diğer kahramanları ve anlatılanlar tamamen kurgudur. Gerçek yaşamda benzer figürler ve yaşanmışlıklar varsa, bu tamamen tekrarlar zincirinin önümüze serdiği tesadüflerden ibarettir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...